Türkiye'nin İlk Ressamı İle Tanışın

Türkiyenin ilk ressamı

Resim bir ülkenin kültürünün korunmasını sağlayan en önemli kavramlardan bir tanesidir. Geçmişte yapılmış ve gelecekte de ressamlar tarafından yapılacak resimler o zamana ait yaşanmış olayların bir nevi kopyası gibidir. 

Bu şekilde tarihi araştıran kişiler ve arkeologlar milattan önce buldukları duvarlara çizilmiş nesnelerden oluşan resimler sayesinde geçmiş hakkında az da olsa bilgi sahibi olabiliyorlar. 

Resimler geçmişten beri yapılmakta olup günümüzde de halen yapılmaya devam etmektedir. Şüphesiz ki resim yapma sanatını icra eden ressamlar sadece bizim ülkemizde değil tüm dünya ülkelerinde vardır ve onlar mesleklerini icraat etmeye devam ediyorlar.

 

Türkiye’nin İlk Ressamı Kimdir?

Türkiye’nin ilk ressamı Mihri Müşfik’tir. Türkiye’nin ilk ressamı olan Mihri Müşfik 1886 yılında İstanbul’daki Kadıköy ilçesinin Bahariye semtindeki Dr. Rasimpaşa Konağında bir kız olarak dünyaya gelmiştir. Zamanında Avrupa tarzında bir eğitim almış olup daha çok resim ve edebiyat alanına yönelmiştir. 

Sadece resim ve edebiyata değil daha birçok sanata ilgi duymuştur fakat aralarında en çok resim ve edebiyata ilgi duymuştur. 2.Abdülhamit’in padişah olduğu sıralarda saray ressamı olan İtalyan bir ressam olan Fausto Zonaro ile tanışır ve Fausto Zonaro’dan kaliteli resim dersleri almaya başlar. Fausto Zonaro’dan resim dersleri almaya başlamasına ise 2.Abdülhamit’e yaptığı bir resmi hediye etmesine borçludur.

 

İlk Türk Ressamının İtalya’ya Gidişi

Daha sonrasında 17 yaşında tanışmış olduğu İtalyan bir müzisyen ile İtalya’ya gitmiştir. Mihri Müşfik bir süre boyunca İtalya'da yaşamış ve ardından Fransa’nın başkenti olan Paris’e yolculuk yaparak gitmiştir. Mihri Müşfik Paris’te kalmak amacıyla bir ev kiralamış ve o evi de resim atölyesi olarak kullanmıştır. 

Daha sonrasında Müşfik Selami Bey ile tanışmıştır ve ardından evlenmiştir. Mihri Müşfik yaşadığı zamanın akımlarını sıkı bir şekilde takip etmiştir. En çok kübizm ve ekspresyonizm akımlarından etkilenmiş ve bu akımlara uygun olarak eserler üretmiştir. 

Daha sonraki zamanlarda Mihri Müşfik, zamanında var olan İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kurucularından olan zamanın İstanbul belediye başkanlarından Ali Rıza Bey’in annesi olan Naile Hanım’ı resmetmiştir. Ayrıca bu eser “Naile Hanım” ismini almış olup Mihri Müşfik’in en önemli eseri olur.

 

Mihri Müşfik’in Resim Öğretmeni Olması

Mihri Müşfik 1913 senesinde, Osmanlı Devleti Maliye Bakanı Cavit Bey ile tanışarak İstanbul Darülmuallimat yani kız öğretmen okuluna resim öğretmeni olarak atanır. Mihri Müşfik resim öğretmenliğine atandıktan sonra zamanında ünlü olmuş birçok ressam ve öğretmen yetiştirir. 

Mihri Müşfik daha sonrasında Kurtuluş Savaşının bitiminde Mustafa Kemal Atatürk’ün 3 metrelik bir portre resmini yaparak Çankaya Köşkü’ne götürür. Daha sonrasında ise Mustafa Kemal Atatürk’e bu portre resmini sunar. Ek olarak Mihri Müşfik’in yaptığı Atatürk Portresi cumhuriyetin ilan edilmesinden sonra yapılan ilk Atatürk Portresi olma özelliğini de taşır.

 

Atatürk Portresinin Hediye Edilmesi

Mihri Müşfik’in yapmış olduğu Atatürk Portresi daha sonrasında Yugoslav Kral Alexander’e hediye edilmiş ve bu tablo Belgrad Sarayı’na yerleştirilmiştir. Fakat bu tablo 2.Dünya savaşının bitmesinin ardından Belgrad Sarayı’na zarar verildiği için maalesef ki ortadan kaybolmuştur. Daha sonra yapılan araştırmalar sonucunda Atatürk Portresi 1990’lı yıllarda bulunmuştur.

 

15. Papa’nın Tablosunu Mihri Müşfik Yapmıştır

Mihri Müşfik 1922 senesinin bitiminde tekrardan İtalya’ya gitmiştir. Mihri Müşfik çizdiği resimlerde genel olarak ünlü insanların portrelerini yapmıştır. Daha sonra ünlü bir İtalyan şair olan Gabriele d’Annunzio sayesinde Vatikan’a gitme imkanı elde etmiştir. 

Vatikan’a gittikten sonra 15. Papa’nın portre resmini çizer. Mihri Müşfik daha sonrasında Vatikan’dan tekrar Paris’e yolculuk yapar. Bunda sonra ise yapmış olduğu, ünlü bir tablo olan ”Çingene” tablosu Louvre Müzesi’nde sergilenmiştir.

 

Mihri Müşfik’in Kardeşine Öğütü

Mihri Müşfik bir zamanlar yeğeni Hale Asaf’ın resim öğretmenliğini yapmaktaydı. Fakat Mihri Müşfik yeğeni Hale Asaf’a resimden vazgeçmesini öğütlüyordu. Ona karşı “Ben resim yaptım da ne oldu? Sanat karın doyurmuyor… Tablolarını mı yiyeceksin? …Ben güzelim, başımın çaresine bakarım, sende o da yok ama resim yapmaya devam et!” diye devam eden ifadeleri kullanmıştır.

 

Mihri Müşfik’in ABD’ye Yolculuk Yapması

Mihri Müşfik’in yeğeni olan Hale Asaf bir süre sonra vefat etmiştir. Ardından Mihri Müşfik ise yeğeni vefat ettikten kısa bir süre sonra ABD’ye gider. ABD ülkesinde bazı üniversitelerinin konuk profesörü olarak iş yapmış ve ABD’deki zengin ailelerin çocuklarına resim dersleri vererek gelir elde etmiştir. 

Mihri Müşfik daha sonrasında ise 1928 senesinde ABD’nin New York şehrinde bir müzede kendisi için kişisel bir müze sergisi açmıştır. Bundan sonraki hayatında ise yoksul bir şekilde yaşamaya devam eder. Sonrasında ise Mihri Müşfik 1954 yılında vefat eder ve mezarlığa gömülür.

 

Mihri Müşfik’in Yaptığı 10 Eser

Yapılan araştırmalara göre Mihri Müşfik hayatı boyunca toplam 150 eser yapmıştır. Bu eserler dünyada birçok ülkede günümüzde hala sergilenmektedirler. 

Bu eserlerin bazıları ise şunlardır;

  • Atatürk Portresi
  • Kadın Portresi
  • Naile Hanım Portresi
  • Otoportre
  • Mevsume Yalçın Portresi
  • Demir Turgut Portresi
  • Leyla Turgut Portresi
  • Namaz Kılan Halayık Tablosu
  • Tevfik Fikret Portresi
  • Peçeli Kadın Tablosu

Siz de Mihri Müşfik’in portrelerini, tablolarını veya yaptığı eserleri görmek için birçok müzeye gidebilirsiniz. Ek olarak Mihri Müşfik’in yaptığı eserleri görmenizin yanında detaylı bilgiler elde edebilirsiniz.

Dilerseniz hayvan figürlü sayılarla boyama ürünlerimizi de inceleyebilirsiniz.

Bir önceki yazımıza https://www.wombhobby.com/blog/icerik/tuval-turleri-nelerdir linki üzerinden ulaşabilirsiniz.

Etiketler: sayılarla boyama
Ağustos 21, 2021
Listeye dön
cultureSettings.RegionId: 0 cultureSettings.LanguageCode: TR